Bilinen dünyanın en eski tapınak alanıdır. 1995'de keşfedilip buluntular açığa çıkmaya başladığında neolitik dönem bilgileri ve insanlık tarihinin değişebileceği bilinemiyordu. Sadece sanatsal yönüyle değil büyük toplulukların ortak ibadet alanı olmasından dolayı o güne kadar bilinen tüm kuramları alt üst etti. Daha önce Gordon Childe tarafından ortaya çıkarılan neolitik devrim kuramı tekrar tartışıldı. Childe neolitik dönemde toplulukların yerleşik düzene geçmesi, tarım yapmasını, hayvancılığı ve endüstriyel atılımı dikkate alarak neolitik evrim kavramını ortaya atmış Bu kavram 100 yılı aşkın süre tartışmasız olarak kabul görmüştür. Childe göre devrimin sebebi toplulukların oluşturduğu emek ve alet kullanma becerisidir. Göbeklitepe kazıldıkça neolitik devrimin nasıl olduğu tartışılmış ve devrimi yapan motivasyonun emek değil inanç olduğu önerilmiştir. Göbeklitepe'de açığa çıkarılan sanat eserleri toplu olarak bir arada anlatım bütünlüğü göstermekte yani sanat tarihinde daha çok küüçük belli gruplara aitmiş gibi gözüken sanatsal unsurlar aslında bütünsel yani bir nevi kamusal bir sistem içinde olduğu anlaşılmıştır. Göbeklitepe kazıldığında ya da sonra buranın hiçte yalnız olmadığı benzer tapınaklı buluntu yerlerininde varlığı tespit edilmiştir. Urfa şehir merkezinin yaklaşık 20 km kuzeydoğusunda doğu torosların alçak bir tepeliğine konumlanır. Göbeklitepe toplam 5 tabakadan oluşmakta 4. ve 5. tabaka araştırılmamıştır. 3.tabakada yuvarlak planlı T dikitli yapılar açığa çıkmış 2.tabakada küçük dikdörtgen yapıların inşa edildiği ve bunların tapınak için kullanıldığı anlaşılmıştır. 1. tabaka mimariden bağımsız az sayıda buluntu bulunur. T biçimli dikitler aynı tepeden elde edilmiştir. Zemin ana kayaya yakın olduğundan iri dikitler önce yerinde oyulmuş sonra dikileceği yere götürülmüş dikildikten sonra bezenmiştir. Kronolojik olarak 3.tabakası PPNB'ye denk gelir ancak buradan elde edilen buluntular M.Ö. 10.000 ' de yerleşimin başladığı anlaşılır. Kabaca M.Ö. 8700'lerde terk ediliyor. Çok sayıda yapı açığa çıkarılmış.
İlk kazılan yer A yapısıdır. Dikitler ortada geniş bir alan oluşturacak şekilde birbirine simetrik belli bir hizada yuvarlak şekilde dikilmiş. Ortada iki dikit daha bulunur. Çoğunlukla ortada bulunan dikitler kenardakilerden biraz daha yüksek tutulmuştur.
A yapısı kenar dikitler 3 m iken ortadakilerin 4.5 m olduğu tahmin edilir. Bütün dikitlerde bezeme görülmez, dikitler yekpare yapılmış iki kısımdan oluşur, ortadaki kısım ince uzun dikdörtgen üstteki kısım kenarlara doğru genişleyen dörtgen formludur. T görünümlü olduğundan bunlara T biçimli dikitler denmiştir. Bezemeli olan örneklerin süslemeleri dikitlerin dar ve geniş yüzeyine yapılmıştır. Süslemeler kazıma, kabartma ve yüksek kabartma tekniklerinde yapıldığı görülür. A yapısında 1 nolu dikitin geniş yüzeyinde bir ağ demeti şeklinde gösterilmiş her iki yöne giden yılanlar betimlenmiştir. Yılanların altında koç benzeri bir hayvan vardır. Aynı dikitin dar tarafında aşağı ve yukarı süzülen yılanlar vardır. 2 nolu dikitte en üstte boğa onun altında tilki onun altında turna bezemesi vardır. Turnanın bacakları anatomik olarak çarpık resmedilmiştir.
B yapısı; buradaki dikitlerin 3.4- 3.6 m arasında değişmektedir. 15 m çapında bir alanı kapsamaktadır. Açığa çıkarılan dikitlerin 4'ünde bezemeye rastlanmıştır.
B/ 9-10 yapı ortasında bulunan dikitlerin geniş yüzeyinde birbirinin aynısı birer tilki kabartmasına yer verilmiştir. Tilkinin hafif bir açıyla yukarıya doğru sıçrar bir pozisyonda resmedildiği görülmüştür. Arka bacakları sıçrama anındaki enstantaneyi verirken aşağı sarkan kuyruğu havalandığını gösterir. Ağzı açık dişlerini göstermiş, gözlerini kısmış ve ereksiyon halde yani yırtıcının saldırı anındaki en karakteristik öfkeli yanı resmedilmiştir. Göbeklitepede saldırgan hayvanların öfkeli görünümleri işlevin gösterildiği açık ağız ve kısık gözler, ereksiyon haldeki organıyla anlatılmıştır. Bazı iri yırtıcıların öfkeden çekilmiş kaburga kemikleri gibi uzuvlarda belirgin hale getirilmiştir. B/14 tam anlaşılmasa da yine bir tilki motifi olduğu düşünülür. B/6 no'lu dikitte kertenkele türü bir hayvan olduğu görülür. Ya pusuya yatmış ya da korkusundan saklanmıştır. Bunu altında bir yılanın süründüğü görülmektedir öte yandan Tell Abr'da bulunan bir tasvirden çıkarılan kuramda Klaus Schmidt pusuya yatmış bir leopar(panter) olması gerektiğini düşünmüştür. B/7 de yüksek kabartma tekniğinde saldırmaya hazır kedigilllerden bir yırtıcı görülür. Mekanın tam ortasında taş tekne bulunmuştur. Libasyon kabı olduğu anlaşılmıştır. Bu taş kap ortadaki dikitlerde bulunan, tilkilerin sıçradıktan sonraki inecekleri konuma denk gelmektedir. B/9'da bezeme yoktur. Bazı dikitlerin çıkıntı yapan dar kenarlarına ip deliği şeklinde delikler açıldığı görülmüştür. Bunların törenlerde çelenk, kandil gibi unsurları taşıması için yapıldığı düşünülür.
C yapısı; A ile B'nin doğusundadır. 9 dikit tespit edilmiştir. 12 nolu dikit giriş yüzeyinde tamamı kabartma bezenmiştir. Üst genişlikte bir ağ ve ağın içinde ördek benzeri kuşlar vardır. Onların altında yaban domuzu onunda altında tilki vardır. Her ikisi de öfkeli saldırgan tutumuyla gösterilmiştir. Sanatçı tüm boşlukları doldurma iç güdüsüyle hareket etmiştir '' Harror Vacai''. Aynı yöne bakan kuşlar ağdan kurtulma çabası içinde olabilir dikitin hemen yanında 48 cm uzunluğunda yaban domuzu heykeli bulunmuştur.
D yapısı; diğer bir adlandırmayla taş çağının hayvanat bahçesi denmiştir. En iyi korunmuş ve en büyük olan yapıdır. Belirli bir ovalliğe sahiptir. En geniş yeri 20 m uzunluğunda 18 ve 31 nolu dikitler 5 m yüksekliğinde kenardakiler ise 4 m yüksekliğindedir. Hayvan sayıları zengindir ayrıca grup olarak betimlenmiş sahneler dikkat çekmektedir. geniş yüzünde önce yapılmış sonra korunarak işlenmiştir. Devam eden kazılar taş bir kaide üzerine konduğu kaide formunun kareye yakın dörtgen olduğu anlaşılır. kaide kenarları C yapısında gördüğümüz ördek ve ya bıldırcın benzeri kabartmalarla süslenmiştir. Situlanın elleri dar yüzde gösterilmiş bununda altında hayvan postu şeklinde bir kabartma ve yanında yine ''H'' karakterine yer verilmiştir. Kabartma kuşak halindeki bu kabartmalar dikitin etrafına (H) karakteriyle dolaşır. Diğer dikitin yan yüzünde kol açısının hizasında öfkeli saldırgan tilki motifine yer verilmiştir. 19 nolu dikitte dar yüzünde döndürülmüş bir 'H' karakteri onunda altında aşağı yukarı süzülen yılanlar tasvir edilmiştir. Bitisiğindeki dikitte bir boğa ile yılanın kafa kafaya geldiği mücadele gösterilmiştir. 21 nolu dikitin geniş yüzeyinde ceylan ve yabani eşek kabartmaları vardır özellikle ceylan tam orantılıdır. Bu ceylan türü hala bölgede yabani olarak yaşayan dor kast tipi bir ceylandır. Alttaki eşek ise kısa burunlu kalın kafalı tipiyle asyanın yaban eşeği (onager) cinsidir. En altta ise leopar tipi bir yırtıcı resmedilmiştir. Özellikle ceylan ve yaban eşeği bölgede en çok tüketilen hayvanlar arasındadır. Ceylan kronolojik olarak geniş bir süreçte çok resmedilmekle beraber eşek tasviri uzaktır. 38 nolu dikitte en üstte tilki benzeri bir yırtıcı onun altında yaban domuzu onunda altında 3 adet leylek benzeri su kuşu betimlenmiştir. Gövde, boyun ve gaga biçimleri su kuşu olduğunu teyit ederken ayaklarında anatomik bir çelişki vardır. 33 nolu dikit her iki geniş ve dar yüzünde bezemeli sahneler vardır. Geniş üst alınlıkta tay kuşu olarak da bilinen otist türde resmedilmiştir. Tay kuşları iri, ağır, uçamayan koşucu bir kuş türüdür ve gruplar halinde yaşarlar. Göbeklitepe'de çok sayıda keramikler bulunmuştur. Altta, alt alta iki adet turna bunlarında altında bir leylek vardır. Sütunda tüm kuşlar gerçek boyutlarında çizilmeye çalışıldığından değişik yönlerde iç içe resmedilmiştir. Yine ayaklarının kalın olduğu ve ters yönde kırıldığı görülmüştür. Dalgalar halinde şeritlerin uzadığı görülür. Dar yüze baktığımızda şeritlerin yılan motifinde bittiği görülür. Yine dar yüzde aşağıya doğru süzülen yılanlar arasında bir (H) karakteri yukarı dönük bir örümcek ağının altında aşağı devam eden yılanlar ve onları karşılayan örümcek resmedilmiştir. Dikitin geniş yüzünde sıçramış ve neredeyse dik açıyla hareket eden öfkeli tilki tasviri vardır. Dikkat çekici olan tilkinin cinsel organı bir demet gibi açılarak çıkan yılanlar tasvir edilmiş olmasıdır. Bukranion ve boğa tüm kültürlerde erkekliği yani maskulin özellikleri temsil etmektedir. B yapısında bir dikitin dar yüzünde (H) karakteri diğer dar yüzeyinde bulunan bukranion karakteri vardır. 33 nolu dikitte aslında yılan olarak dile getirdiğimiz tasvirler tilkinin organından çıkan sperm olabilir. Aynı dikitin B karakterinde betimlenen H karakter kadının cinsel organını örümceğin bulunduğu kesimde ise rahmi temsil ediyor olabilir. 48 nolu dikit yine tüm yüzeyleri boş kalmayacak şekilde bezenmiştir. En üstte sepet benzeri kutular onun altında iç içe geçmiş açılardan oluşan desenler ön yüzeyde H karakteri 3 adet orantısız çizilmiş su kuşları onların arkasında akbaba altta 2 akrep timsaha benzer yırtıcı başı ve yine en altta yırtıcı bir kuş türü tasvir edilmiştir.
Yorumlar